Ekrem Yüce'nin Ak Parti'den Büyükşehir adayı gösterilmesi şehrin bütün siyasi denklemini alt üst etti.
Öncelikle aday adayı olmayan bir ismin aday gösterilmesi teşkilat nezdinde ciddi bir kırgınlığa yol açmış görünüyor.
AK Parti eski il başkanı Davut Terzioğlu'nun sosyal medya platformu twitter dan gösterdiği tepki, bunun en bariz örneği.
Kendisi AK Parti camiasının itibar ettiği bir isim.
Küskünlüğün gerekçesi: Recep Tayyip Erdoğan'ın teşkilatın temayülünü ve kamuoyu yoklamalarını dikkate almamış olması.
Bununla birlikte böyle bir sonucun ortaya çıkmasının müsebbibi olarak ayrıca, bu sonuca en çok katkısı olduğuna inanılan, Ali İhsan Yavuz gösteriliyor.
İddialara göre Ali İhsan Yavuz, Ekrem Yüce'den sonra Büyükşehir Belediyesi için kolları sıvamış...
AK Parti aday adaylarının, adaylık yarışını doğal ve haklı rekabet sınırlarının ötesine taşıyıp birbiri aleyhine giriştikleri lobi faaliyetleri de etkili oldu. Ki bazılarının bunu dosya çalışmalarıyla neredeyse ajanlık faaliyetine götürmüş olduğu bazılarınınsa herkesi kötüleyerek yükselmeye çalıştığına ilişkin duyumlar var.
Bu durumu sezen AK Parti kurmaylarının bazılarının, bu durumu Tayyip Erdoğan'a bir kaos olarak taşıyıp alternatif bir ismi ya da zaten kararlaştırdıkları bir ismi kaos teorisince ortaya çıkarmaları.
AK Parti istikrara en çok vurgu yapan parti. Bu açıdan baktığımızda belediye başkan adaylığı konusunda AK Parti, belediyeleri bir çeşit 'belediye başkanlığı eğitim kurumu'na çevirmişe benziyor.
Mesela Zeki Toçoğlu, tam yeraltından çıkıp yeryüzüne yönelik yatırımlara girişecekken koltuğundan ediliyor.
Ya da ilçe belediye başkan adayları içerisinde başarısıyla en çok konuşulan isim Yusuf Alemdar.
İki dönem Serdivan'ı Sakarya'nın marka ilçesi haline getirmiş ve kendini büyükşehirde göstermek isterken, yerinde kal deniliyor.
Ya da Ali İnci'nin, bitmek bilmeyen ihtiraslı heyecanı, her daim kursağında bırakılıyor.
Sonuç olarak AK Parti, yarışmanın kurallarını yarışma içerisinde değiştirme hakkını saklı tutarak geleneksel sözleşmesinden uzaklaşıp, vahşi bir kapitalist sözleşme metniyle kamuoyunun karşısına çıkmış oluyor.
AK Parti kamuoyunun, belki dile getiremediği ancak içten içe kırgınlığını derinleştirdiği aslında tam olarak bu değişen sözleşme pratiği.
Kaldı ki geçtiğimiz genel seçimde AK Parti'nin hemen hemen birçok şehirde uğradığı oy kaybı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan kitlesine 'mesajı aldık' demişti.
Şüphesiz önümüzdeki yerel seçimde bu mesajın ne kadar alındığını en iyi sandık gösterecektir. Ancak ya tam tersiyse? Ya Cumhurbaşkanı kitlesine bir mesaj veriyorsa?
Demek istediğim şu; Ak Parti kitlesi, partisinin genç, dinamik bir belediyecilik anlayışıyla 65 yaşında bir başkan adayını uyuşturamamış olmasının yanı sıra, dereyi geçerken at değiştirmeme prensibine sadık bir seçmen profiline sahip. Yani bütün bunlara rağmen böyle bir kararın verilmiş olmasının altında başka bir mesaj olabilir mi? Sormadan edemiyor insan.
Açıkçası, Ekrem Yüce'nin adaylığı son dakikalara düşünce, kendi adıma, acaba Ak Parti Sakarya'yı MHP'ye bırakmış olabilir mi diye düşündüm. Sebebini yukarıda yazdım. Öncelikle yarışma kuralına aykırı, kamuoyunda dile getirilmeyen bir isim, belediyecilik tecrübesi itibarıyla yukarıda zikrettiğim adayların yanından geçemeyecek bir isim.
Şahsen MHP'nin yerinde olsam bu kaos teorisini lehime çevirecek güçlü bir hamle yapardım.
Mesela AK Parti seçmeninin de hayır diyemeyeceği, sevip saydığı bir ismi aday olarak gösterirdim.
Örnek aramak gerekirse MHP'de bu özelliklere sahip, Büyükşehir'e aday gösterilebilecek çok güçlü isimler var.
Gelelim mevcut duruma...
Ekrem Yüce'nin başkanlığında teşkilatın en az dörde bölünmüş olan gönlü bir araya getirilebilir mi?
Şüphesiz bunu, önümüzdeki süreçte Ekrem Yüce'nin tavrı belirleyecektir. Ancak Ekrem Yüce'nin adaylığında Sakarya'da beklenilen oy kaybının üstüne çıkılır ve birkaç ilçe kaybedilirse bu durumda oklar, bu kaos teorisini ortaya çıkaranlardan sorulur.
Bu durum şehir için de en az bir 15 yıl geriye gitmek olur.
Bu sonuçtan, kanaatimce Zeki Toçoğlu, Yusuf Alemdar ve Ali İnci 'kazançlı' çıktı. Nasıl mı?
Örneğin bugün itibarıyla mali borcu 2 milyara yaklaşmış olan büyükşehir belediyesine tekrar başkan olsalar en az iki sene borç ödemek zorunda kalacaklardı.