İran'ın İsrail'e karşı tavrı gerçek tehdit mi, yoksa sadece söylem mi?

İran'ın Sert Söylemi Karşısında Ortadoğu'da Gerginlik Artıyor

İran, İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanını durdurmazsa ciddi sonuçlarla karşılaşacağı uyarısında bulundu. Bu, İran'ın bölgedeki müttefikleri ve vekilleri aracılığıyla çatışmaya hazır olduğunu gösteriyor. Ancak bu sert söylemlere rağmen, İran'ın doğrudan bir savaşa girmesi olası mı?

İsrail'e yönelik önceki saldırıları ve İran'ın nükleer programına yönelik tutumu, İsrail'in bu uyarıları ciddiye almasına neden oldu. Ancak İran, askeri ve politik sonuçları düşünerek bu tür bir savaşa girmekten kaçınıyor.

İran halkı, hükümetin yolsuzluğunu ve ekonomik zorlukları ideolojik hırsıyla örtmeye çalıştığını düşünüyor. Yeni bir savaş, halkın hükümete olan desteğini daha da azaltabilir.

Buna ek olarak, İran'ın İsrail ve ABD'ye karşı sert söylemi, Müslüman dünyada takipçi kazanmasına yardımcı oldu. 

İRAN FÜZELERİN ÜSTÜNDE "TEL AVİV'E 400 SANİYE" YAZIYOR!

Dünya devletleri Tahran'ın resmi tutumunu son derece aşırı olduğunu düşünüyor. Tahran, İsrail'in var olma hakkını reddediyor ve ona bir devlet olarak değil, Siyonist bir varlık olarak atıfta bulunuyor. İran'ın resmi beyanlarının, anti-İsrail söylemlerle dolu olduğu ifade ediliyor. 

Tahran haziran ayında en son füzesini tanıttı ve İsrail'e ulaşabilecek menzile sahip olduğunu öne sürdü. Füzenin duyurulduğu afişlerde Farsça, İbranice ve Arapça olarak “Tel Aviv'e 400 saniye” yazıyordu.

Bu söylemlerle toplumdan destek bulmaya çalışan Tahran yönetimi rejimi ayakta tutmaya çalışıyor. Tahran yönetimi yaşanan gelişmeleri sadece iç siyasette propaganda olarak kullanıyor.

ABD, İRAN'IN SAVAŞ KAHRAMANI KASIM SÜLEYMANİ'Yİ ÖLDÜRSE DE İRAN CEVAP VERMEK İSTEMEDİ ÇÜNKÜ

Örneğin, Ocak 2020'de ABD, İran'ın ünlü savaş kahramanı Kasım Süleymani'yi suikast sonucu öldürmesinin ardından İranlı yetkililer öfkeliydi ve "sert misilleme" sözü verdiler. Ancak cevap nispeten hafifti: ABD askerlerini barındıran iki Irak havaalanına önceden uyarılmış bir saldırı oldu.

Bu olay basit bir olay değildi. İran'ın rütbesiz askerleri öldürülmemişti. En kıdemli savaş kahramanı olan bir generali ABD tarafından öldürülmüştü.

Yine 2020 yılında İsrail, Suriye'deki İran askeri hedeflerine yönelik bir operasyon gerçekleştirdi. Bu yıl ise, Gazze Savaşı öncesinde benzer bir hareketle İsrail, Suriye'deki İran güçlerini hedef aldı.

TAHRAN YÖNETİMİ OLASI BİR SAVAŞTA REJİMİN DÜŞECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYOR!

Buna karşın, İran bu saldırılara sessiz bir yanıt verdi. Bu nedenle, İran, büyük bir savaşın eşiğine gelmesine rağmen, ideolojik amaçlarına hizmet etmek adına vekilleri aracılığıyla daha düşük yoğunluklu çatışmaları benimsemeyi tercih ediyor.

Çünkü olası bir savaşta Tahran yönetimi rejimin düşeceğini çok iyi biliyor.

Yani İran sadece rejimi ayakta tutabilmek için söylemlerde bulunuyor.  İran'ın dış politikasında, Batı ve İsrail'e karşı sert bir söylem benimseniyor.

Filistin meselesi, bu söylemin temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor. İran'ın bu duruşu, özellikle Müslüman dünyada, geniş bir destek buluyor. Hatta İran bu söylemleri ile Arap ülkelerinin Filistin meselesine olan yaklaşımını eleştirmek için bir araç olarak da kullandı.

İRAN KIRMIZI ÇİZGİLERİ AŞMAMAYA ÖZEN GÖSTERİYOR

İran'ın son yıllarda ABD ve İsrail'e karşı aldığı eylemler, iki ülkenin kırmızı çizgilerini aşmamaya özen gösterdiğini gösteriyor. Ancak bu durum, İran'ın gelecekte benzer bir yaklaşımı sürdüreceği anlamına gelmiyor.

İran'ın Ortadoğu'da Dengeleme Oyunu

İran, ideolojik amaçları ve gerçek politik arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Ancak bu denge, yanlış bir adımla kolayca bozulabilir. Ortadoğu'daki bu hassas denge, gelecekte ne olacağını öngörmeyi zorlaştırıyor.

İran'ın bu gergin ve patlamaya hazır ortamda bu dengeleme oyununu sürdürebilip sürdüremeyeceği açık bir soru. İran, Hizbullah'ın füzelerini İsrail'e fırlatmasını emretmeyebilir ancak bu, bir hata dizisi, hatta bilerek ya da kazara olmaması anlamına gelmez.

Hatta İsrail ve ABD'nin şu an hata yapmayan İran'ın hata yapmasını dört gözle bekliyor.