Her anne baba çocuğuyla ilgili birtakım beklenti ve isteklere sahiptir. Ebeveynlere sorulduğunda çocuklarının kendi ayakları üzerinde duran, özgüvenli, sorumluluk sahibi bireyler olmalarını isterler. Sorumluluk duygusu ile özgüven ve kendi ayakları üzerinde durma kavramı paralel olarak ilerlemektedir. Bu nedenle ebeveynlerin yaşamlarının ilk yıllarından itibaren çocuklarına verecekleri sorumluluk eğitimi büyük önem taşımaktadır.
Bireyde sorumlu olma, sorumluluğunun bilincinde olma ve bunu yerine getirme davranışları yaşamının ilk yıllarından itibaren ebeveynleri aracılığıyla kazandığı davranışlardır.
Temelde iki tür sorumluluk alanı vardır.
1)Kişisel Alan: Bireyin kendi öznel alanı içerisinde yer alan kişisel bakım gibi kişinin direkt kendisini ilgilendiren alandır.
2) Toplumsal Alan: Bireyin toplum içerisinde yer alan diğer insanlara karşı gerçekleştirilmesi gereken davranışları içeren alandır.
Çocuklara sorumluluk eğitimi verilirken öncelikle kişisel sorumluluklar kazandırılmalıdır. Ebeveynlerin istenen davranışları kazandırma konusunda çocuklarına model olmaları önemlidir. Çocuklar anne babalarından gördükleri davranışları model alma yoluyla öğrenir. Çocuğu “yemeğini elle yeme” şeklinde uyarmak yerine onunla beraber kaşık çatal kullanarak yemek yemek daha etkilidir.
Çocuklar yaparak-yaşayarak öğrenirler. Bu nedenle çocuğun gerçekleştirdiği davranışın sonucunu deneyimlemesi sorumluluk duygusunun gelişmesinde önemli etkiye sahiptir. Çocuğun problem çözme kabiliyeti, zor durumlarla baş edebilme becerisi kazanabilmesi için kendi işini kendisinin yapması ve davranışının sonuçları ile karşılaşması önemlidir.
Ebeveynler çocuklarının hayatlarını kolaylaştırmak veya onları olumsuzluklardan korumak için koruyucu ve sabırsız tutumlar sergileyebilmektedirler. “O şimdi iki saat uğraşır, geç kalacağız”, “O daha çok küçük nasılsa ileride yapacak”, “O şimdi doğru dürüst yapamaz” diye düşünerek ayakkabılarının bağcığını bağlamak, sabahları okul kıyafetini giydirmek veya ödevi konusunda çocuktan daha fazla çaba sarf etmek gibi.
Bu eylemler kısa vadede çocuğa olumlu katkı sağlıyor gibi görünse de uzun vadede çocuğa zarar veren eylemler olabilmektedir. Bu yardımlar çocuğun yeterlilik hisleri ve özgüveni üzerinde zedeleyici etkilere neden olabilmektedir.
Çocuklara cinsiyetine, yaşına ve gelişim düzeyine uygun şekilde sorumluluklar verilmelidir. Örneğin; İki buçuk yaşından itibaren döke saça da olsa çocuğun çorbasını kendi başına içmesine fırsat vermek, 3-4 yaşlarına geldiğinde kendi oyuncaklarını toplaması gibi.
Çocuğa ilkokul dönemine kadar kişisel sorumluluklar kazandırılmalıdır. Örneğin; yatağını kendisinin toplaması, odasındaki çöp kutusunu kendisinin boşaltması gibi. İlkokul döneminde ise toplumsal sorumluluklar verilmeye başlanır. Toplumsal sorumluluklar verilirken aile içerisindeki sorumluluklardan başlanmalıdır. Örneğin; çocuğun yemek sofrasını kurmaya yardım etmesi gibi.
Aile içerisinde kazanılan sorumluluk bilinci, sosyal uyum ve toplumsal sorumluluk bilincini de beraberinde getirir. Aile içerisinde edinilen beceriler çocuğu toplumsal hayata hazırlar. Çocuğun arkadaşları ile uyum içerisinde oynaması, okul kurallarına uyması, istek ve ihtiyaçlarını uygun şekilde ifade edebilmesi, diğer insanların istek ve ihtiyaçlarının farkında olması ve gözetmesi ile sağlıklı ve mutlu bir birey olarak içerisinde bulunduğu toplumda yer alır.
Çocuklara sorumluluk eğitimi verilirken çocuğun davranışının sonucu ile karşılaşması konusunda bazı ebeveynler ödül ya da ceza yöntemi kullanmaktadırlar.
Araştırmalar, çocuğun kendisine ait sorumluluğu yerine getirmediğinde çocuğa vurmak, zarar vermek gibi verilen fiziksel cezaların çocukta saldırganlığı artırdığını sonrasında ise endişe ve depresyona neden olabileceğini bildirmiştir. Bunun yanında mola yöntemi gibi şiddet içermeyen cezalarda da çocuğun ebeveynlerinden alacağı sevgiye ve bağlanmaya ihtiyacı olduğu durumda kendisini terk edilmiş hissetmesine sebep olabilir. Bu şekilde çocuğunuz ile aranızdaki ilişki zedelenebilir.
Çocuklar cezalarla korkutularak küçük itaatkar insanlara dönüştürülebilirler. Bu durum anne babayı güçlü kılar fakat çocuğu güçsüz ve aciz durumda bırakır.
Bazı ebeveynler ise sorumluluk eğitimi verirken ödül yöntemini kullanırlar. Yıldızlar vermek, renkli çıkartmalar kullanmak, çikolata, dondurma vs. gibi çocuğun hoşuna gidecek çeşitli motive etme yöntemleri kullanırlar. Bu yöntem ceza yönteminden daha masum görünse de aslında pek çok yanıltıcı yanı vardır.
Ödül yönteminin yanıltıcı yanlarından biri; çocuğun yaşı ilerledikçe ebeveyne daha az bağımlı hale gelmesi sonucunda ödül seçeneklerinin tükenmesidir. Yaşı ilerledikçe kendi istediğini kendi başına almaya başlayan çocuk için ebeveynin sunduğu ödülün motivasyon gücü kaybolacaktır. Ödül yönteminin bir diğer olumsuz yanı ise, çocukların yapması istenen davranışın nedenini değiştirmesidir. Çocuklar yapması beklenen davranışı ailesinin, sevdiklerinin veya diğer insanların iyiliğini gözetmek için değil sizin vereceğiniz ödülü elde etmek için yapar. Dolayısıyla bu durum çocukların duyarlılık bilincini ve diğer insanlarla işbirliği içerisinde olmasını engelleyebilir.
Ayrıca daha sonrasında ödüllendirmeyi bıraktığınız zaman onları motive eden dış etkenlere bağımlı hale geldikleri için sözünüzü dinleme gereği hissetmezler. Kazanmasını istediğiniz değerleri de kazanamazlar.
Sorumluluk eğitimi ödül veya ceza yöntemi yerine çocuklara sevgi ve saygıyla yaklaşarak işbirliğine dayalı olarak yürütülmelidir.
Sorumluluk eğitimi verilirken ebeveynlerin göz önünde bulundurması gereken önemli detaylar vardır.
Öncelikle sorumluluk bilinci geliştirilirken çocuklardan yapması istenen şeyi mükemmel haliyle yapmalarını beklememek gerekir. Yeni bir beceri edinmek bir süreç ister ve küçük adımlarla ilerlenen bu süreçte, ebeveynin sabırlı ve destekleyici olması önemlidir.
Çocuklara gerçekleştirdikleri davranışlar için olumlu geribildirim verilmeli, motive edilmeli ve takdir edilmelidir. Gerçekleştirilen olumlu davranış için çocuğa geribildirim vermek istenen davranışı geliştirmenin en etkili yollarındandır.
Bu süreci çocuk için daha eğlenceli hale getirmek için istenen davranışı gerçekleştirirken çeşitli aktiviteler kullanılabilir. Örneğin; Oyuncaklarını toplarken sevdiği bir şarkıyı söyleyebilir.
Bunun yanında çocuklara seçim yapma hakkı tanınmalıdır. Çocuğun tercih yapması ve kendi yaşamında söz sahibi olması özgüvenini artırmanın yanında tercihlerinin sonuçlarının sorumluluğunu üstelenme konusunda da katkı sağlar. Ancak çocukların seçim yapacağı seçenekleri sınırlandırmak ebeveynin elindedir. Örneğin; “Mavi pantolonunu mu yoksa siyah pantolonunu mu giymek istersin?” gibi.
Sorumluluk bilinci olan çocuklar sorumluluk sahibi yetişkinler olur ve sorumluluk sahibi yetişkinler sağlıklı bir toplumu meydana getirir.
Yorum yazarak Medyabar Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Medyabar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Medyabar editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Medyabar değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Medyabar Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Medyabar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Medyabar editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Medyabar değil haberi geçen ajanstır.